
Days of the Istanbul Under Occupation, 100th Year Anniversary
The Occupation of Istanbul is not well known, it is not talked about, it is always passed over with an unspoken silence. For 5 years the capital of one of the biggest empires in the history of mankind was occupied by a combination of international armies and their highest ranked commanders.
From 1918 to 1923, the palace of one of the greatest royal families in the history of mankind were under threat by the cannons of the occupying navies of multiple countries.
The select group of writers and academicians are some of the experts in the field and the special edition large hardcover book was published by the Istanbul Municipality to memorate the 100th year of the occupation. I was proud to be suggested by the well-respected writer and professor Nur Bilge Criss of Bilkent University to be a part of this project.
100. Yılında İstanbul'un İşgal Günleri
İstanbul'un İşgali pek bilinmez, konuşulmaz, adı konmamış bir suskunlukla geçiştirilir hep. Memleket tarihinde neredeyse yokmuş gibi farz edilir. Oysa kimsenin görmezden gelemeyeceği bir gerçektir bu. İşgal donanması 16 Mart 1920 tarihinde toplarını Dolmabahçe'ye çevirdikten hemen sonra İngiliz ve Fransız generaller İstanbul'da terör estirmeye başlar. Fransız General d'Esperey, atına binerek Beyoğlu'na çıkar ve gösteriş yapar. Aslında işgal iki yıl önce 1918 tarihinde başlamıştır. Toplamda yaklaşık beş yıl İstanbul'u her türlü işkenceyle, zorbalıkla yönetirler. Fakat Milli Mücadelemizin sonucunda, Mustafa Kemal Atatürk'ün de dediği gibi "Geldikleri gibi giderler".
Birinci Dünya Savaşı'yla birlikte Osmanlının da içinde bulunduğu hanedanlıklar, imparatorluklar çöktü. Kuşkusuz ulus-devlet ideolojisinin tek başına bu çöküşte etkili olduğunu düşünmek yeterli bir tespit değildir. Böylesine büyük bir tarihsel olgunun aynı zamanda sosyo-ekonomik ve toplumsal boyuttaki nedenlere bağlı sonuçlardan bağımsız olmadığını da hesaba katmak gerekir.
Koşulları 19. yüzyılın ikinci yarısında oluşmaya başlayan Birinci Dünya Savaşı, "mütareke devri" diye anılan döneme kadar devam etmişse de aslında ateşkesle bitmemişti ve bu savaşın kendisi kadar vahim sonuçları olmuştu. Mağlup devletlere, o zamana kadar hiçbir Avrupa savaşında görülmemiş şekilde "kayıtsız şartsız teslim" dikte edilerek, müzakeresiz "barışlar" dayatıldı.
Bunun tek istisnası Türkiye idi. İstanbul'un 1918 sonunda fiili, 16 Mart 1920'de resmi işgali ve savaşı vekaleten sürdüren Yunanlıların işgalleri efsanevi direnişlerle karşılaştı. Anadolu'da küçük bir vilayete indirgenmesi planlanan Türkiye direndi. Asker ve sivil ayrımı olmaksızın yürütülen, sınıf, cinsiyet ve siyasi duruş gibi faktörlerin ötesindeki bu direnişin çok katmanlı tarihi ile İstanbul'un işgali, döneme ait belgeler ve görseller eşliğinde bu kitapta inceleniyor.
Dünya tarihinin kavşak noktasında yer almış, imparatorluklara başkentlik yapmış köklü bir geleneğe sahip olan İstanbul'un işgal altındaki buhran dönemine yakından bakmak için İstanbul'un İşgal Günleri ile yeni bir sayfa açılıyor.
"Geçmişini bilmeyen, geleceğine yön veremez"
M. K. ATATÜRK